Aşılamayan Zaaflar

           

                                                                                          Aşılamayan Zaaflar                                '' Kaybetme Korkusu ve Boşluk Anı '' 
       
     Zaaflarımız...                 
 Yenemediğimiz, aşkın aleviyle bizi çember içine alıp, aklımızı da mantığımızı da saf dışı bıraktığı o ilk günden itibaren, içimizin ta en derininde potansiyel güç olarak harekete geçmeyi bekleyen zaaflar...
   Erkek olsun kadın olsun karaktere göre değişkenlik gösterse de, ayrılıktan   etkilenmeyen kimse yoktur. İlişkinin zayıfladığı, ömrünün bitmek üzere olduğu o en sancılı anlarda ortaya çıkması kaçınılmaz olan zaaflarımız, önce '' Kaybetme Korkusu '' olarak kendini gösterir. 
'' Onsuz ben ne yaparım? '' sorunsalı kafanı kurcalayıp durur önce, sonra uykuların kaçar. Son olduğunu hissettiğin buluşmaları elinden geldiğince değerlendirmeye çalışırsın. İlk zamanlar sevgisinden o çok emin olduğun adamın veya kadının senden uzaklaşmasını seyrederken gözlerin, kaybetme korkusuyla ya sessiz kalırsın, yada bağırır çağırır saçmalarsın. İkisinin de tek bir kaçınılmaz sonu vardır ki, o son '' Ayrılık '' tır.
   Ayrılık sonrası ise ikinci zaafımız ortaya çıkar. Bu zaafımızın aslında adını söylemek bile o anki ruh halimizi anlatmaya yeter. '' Boşluğa Düşmek ''... Ayrılık sonrası yine kadında ve erkekte değişik şekillerde ve sürelerde kendini gösterdiğini düşündüğüm bu boşluk anları, biz duygularını saklayamayan kadınların üstünde daha fazla etkisini gösteriyor sanki. :)
Erkekte etkilenir elbette ama, kadının incinmiş kalbi aklının çok daha önüne geçtiğinden, bu dönemde sadece duygusal bir açlık yaşar. Erkekte bu boşluk anında mantıklı hareket etmez tabi ki ama, onun yaşadığı boşluğu illa duygusal başka bir ilişkiyle atlatmasına gerek yoktur. Örneğin; Ayşe güveneceği, sevip sevilebileceği bir adamla ancak içinde bulunduğu boşluktan kurtulabilecekken, Ali ise bu mutsuzluk, yalnızlık hissinden adını ertesi sabah hatırlamaya gerek bile duymayacağı, herhangi bir yerde tanıştığı, herhangi bir kadınla da atlatabilir. Üstüne basa basa söylemek istediğim bir şey daha var ki, bu verdiğim örnekler kadının ve erkeğin karakterine göre tam tersi de olabilir, söz konusu günümüzse bu boşluk anını kimin nasıl atlattığını pek kestiremesek de, kadınlar genel olarak daha hassastır daima.
  Çok sevdiği adam tarafından terk edilen arkadaşınıza, '' Sakın üzülme, O kaybetti, unut gitsin, daha kimler çıkar karşına. '' dediğinizde hiçbir etkisi olmayacağından ne kadar eminseniz, bende bu yazımla ilgili öneride bulunurken etkisi olmayacağından o kadar eminim. Yine de bir son nokta atışı yapmam lazım :)
   Eğer ayrılık sebebinin üçüncü şahıs olmayacağından eminseniz, ilişkinin başından itibaren sevginizi gösterin, seven biri varsa karşınızda kıymetini bilin, korkularınızı ilişkinize yansıtmayın. Eğer bitiyorsa ve siz akışı durduramıyorsanız ağır aksak da olsa yeter ki yürüsün demeyin.
   Ne demişler, '' Olmayınca Olmuyor. '' :)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dobra Gelin Özel Röportaj 1

Kendinle Yüzleş ve De Ki : Saygı Aslında Aşk'ın Kalkanıymış!